Bu sabah okuduğumuz bir haberle yine yüreklerimiz dağlandı.
Kalp ve damar cerrahisi uzmanlık eğitimini tamamlamak üzere olan gencecik bir meslektaşımızın hayatına son verdiğini öğrendik. Geride bunu nasıl yaptığını anlatan bir mektup bırakmış. Genç meslektaşımızın mobbing kurbanı olduğu, bu nedenle psikolojisinin bozulduğu yazıyor medyada.
Mobbing, tıpkı kanser gibi, çağımızın vebalarından biri. Her meslekten, her gruptan, her cinsiyetten kişiyi, bazen dönem dönem, bazen bulunulan yere veya yapılan işe bağlı olarak kısa ya da uzun süreli etkiliyor. Bazılarımız bununla iyi bir şekilde mücadele ederek sapasağlam çıkıyor bu savaştan, bazılarımız yara bere içerisinde. Bazılarımız da maalesef yenik düşüyor zorbaların oynadıkları oyunlara.
Peki, nedir bu “mobbing”?
“İşyerlerinde psikolojik taciz” olarak da adlandırılan mobbing, işyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanmaktadır.
İş hayatı günümüz koşullarında tüm sektörlerde oldukça karmaşık bir hale gelmiştir. Kişi ve kurumlar arasındaki girift ilişkiler, iş ortamındaki yüksek rekabet gibi faktörler, insan ilişkilerini de etkilemektedir. Ancak işyerinde karşılaşılan her türlü olumsuz davranış psikolojik taciz olarak algılanmamalıdır. İşyerlerinde psikolojik tacizden söz edebilmek için sergilenen olumsuz davranışların bazı unsurları içermesi gerekmektedir. öncelikle bu olumsuz davranışların işyerinde gerçekleşmesi, kasıtlı ve sistemli bir şekilde yapılması ve süreklilik kazanmış bir sıklıkla tekrarlanması gereklidir. Mobbing, üstler tarafından astlarına ya da eşitler arasında uygulanabileceği gibi, daha az sıklıkla görülmekle birlikte, astları tarafından üstlerine de uygulanabilir. Genellikle yıldırma, pasifize etme ve işten uzaklaştırma amacında olan bu olumsuz tutum ve davranışlar, gizli veya açık olabilir. Bütün bu yapılanların sonucunda da mağdurun kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında ortaya bir zarar çıkmalıdır.
Mobbing kavramını, dikey ve yatay olarak ikiye ayırmak mümkündür. Dikey (Hiyerarşik) mobbing, üstlerden astlara ya da astlardan üstlere doğru yönelen, aynı zamanda iki yönlü de olabilen psikolojik taciz türüdür. Yukarıdan aşağıya doğru mobbing, bir amirin astlarına yönelik olarak uyguladığı davranışlar bütünüdür. Aşağıdan yukarıya doğru mobbing ise astların bireysel olarak veya birlikte hareket ederek amirlerine uyguladığı / uyguladıkları davranışların bütünü olarak tanımlanabilir. Yatay mobbing ise, aynı düzeyde veya aynı hiyerarşik grupta olanların birbirlerine karşı uyguladıkları davranışların bütünüdür.
Rahatsız edici davranışlarla kendini gösteren, zamanla şiddetini artıran ve mağdurun sistematik olarak olumsuz davranışların hedefi haline geldiği süreç dört aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada kritik bir olay gerçekleşir: İşyerindeki tetikleyici olay çoğu kez işyerinde yaşanan bir çatışmadır. İşyerinde artan ve süreklilik gösteren bir çatışma, mobbing olarak görülebilir. Bu aşamada çatışma, henüz mobbing değildir ama işyerinde psikolojik taciz sürecine dönüşebilecek bir potansiyel taşıyabilir. Bir çatışmanın nasıl mobbing durumuna dönüştüğüne ilişkin pek fazla şey bilinmez. İkinci aşamada, mobbing davranışları ve damgalama süreci başlar. Bu aşamada olumsuz davranışlar sürekli ve sistematik bir hal alır ve bir süre sonra hedef seçilen kişiye yönelik olarak saldırgan ve cezalandırıcı bir şekilde yapılır. Hedef seçilen kişi hakkında yönetime şikâyetler gitmeye başlar. Bir sonraki aşamada yönetim devreye girer. Bu aşamada, yönetim hedef seçilen kişi hakkında daha önceden söylenenler nedeniyle bir önyargıya sahiptir. Yönetimdekiler, mağdur hakkında ortaya atılan haksız suçlama ve yargıları kabul eder. Bu durum iş mevzuatının uygulanmasında, mağdurun haklarının ihlal edilmesi olasılığını güçlendirir. Bu aşamada, yönetim ve mağdurun meslektaşları işyerinde psikolojik taciz sürecini açıklamada objektif olay ve durumlar yerine kişisel faktörleri esas almaya başlar. Son aşamada ise kişinin işine son verilir ya da kişi kendi isteğiyle işten ayrılır hatta kişinin emeklilik zamanı gelmeden önce çalışma hayatından ayrılması söz konusu olabilir. Mağdurun tıbbi ya da psikolojik yardıma gereksinimi ortaya çıkabilir.
Mobbing mağdurlarının profili incelendiğinde, genel olarak kadınların, erkeklerden daha fazla mobbing’e maruz kaldıkları ve bunun psikolojik etkilerini daha fazla yaşadıkları görülmektedir. Yaş dağılımı açısından incelendiğinde ise, yaşlı çalışanların, genç çalışanlardan daha fazla “mobbing”e uğradıkları görülmektedir Sosyal becerileri düşük olan bireylerin ve diğer çalışanlarla yaşadıkları problemlerin üstesinden gelemeyen çalışanların mobbing mağduru olmaya daha yatkın olduklarını ayrıca, engelli çalışanların, engelli olmayan çalışanlara göre beş kat daha fazla mobbing’e maruz kaldıklarını bildiren çalışmalar mevcuttur. Bunun yanı sıra erkek egemen işlerde çalışan kadınlar ve kadın egemen işlerde çalışan erkekler de mobbing’e daha fazla maruz kalmaktadır.
Mobbing süreci içinde rol alan tarafları mobbing mağdurları, mobbing uygulayıcıları (zorba) ve mobbing izleyicileri olmak üzere üç farklı grupta toplamak mümkündür. Çalışma hayatında her çalışan bu üç rolden birini oynamaya adaydır. Mobbing mağdurları işyerinde psikolojik tacize maruz kalan taraftır. Mobbing mağdurları için çok net bir profil çizmek mümkün olmamakla birlikte, genel olarak, işini çok iyi yapan, çalışma ilkeleri ve değerleri sağlam ve bunlardan ödün vermeyen, dürüst, güvenilir ve işleriyle özdeşleşen kişiler oldukları söylenebilir.
Mobbing uygulayıcıları, “tacizci” ya da “zorba” olarak da adlandırılabilir. “Mobbing” uygulayıcılarının temel kişilik özellikleri ise, aşırı denetleyici, sinirli, daima güçlü olma isteğinde olan antipatik kişilikli, narsist, ben merkezci, önyargılı ve kendi normlarını örgüt politikası haline getirmeye çalışan kişiler olarak tanımlanmaktadır. Bu kişileri genellikle ilgi görmek isteyen, zayıf kişilikli, övgüye aşırı ihtiyaç duyan, silik karakterli, suçlayıcı, yargılayıcı, güçten hoşlanan, çalışanları motive edemedikleri için onları kontrol altına almaya çalışan kişiler olarak tanımlamak mümkündür. Demokratik olamayan yönetimlerin çoğunda görülen mobbing’e bazı yazarlara göre daha çok ikna ve inandırma yöntemini uygulayamayan yöneticiler başvurmaktadırlar.
İşyerlerinde mobbing her ne kadar mağdur ve tacizci arasında geçen bir süreç olarak ele alınsa da, zamanla sürece dahil olan üçüncü kişiler olabilir. Bu sürece doğrudan karışmayan ancak bir şekilde süreci algılayan, sürecin yansımalarını yaşayan kişilere “izleyiciler, seyirciler, tanık olan taraf” denilmektedir. Bu kişiler, çalışma ortamında meydana gelen mobbing olgusunun farkına vardıkları andan itibaren izleyici olarak nitelendirilirler.
Bir sonraki yazımızda, mobbing’in kişiler, kurumlar ve toplum üzerindeki etkilerinden söz edeceğiz.
Sevgiyle kalın…
17.02.2021, Ankara
Av. E. Neval YILMAZ, MD, PhD.