Şiddete uğrayan bir hekimin veya sağlık çalışanının haklarının yeterince savunulmadığı ileri sürülse de, bu yönde bir takım hukuki düzenlemeler bulunmakta, ancak bunlar uygulayıcılar ve sağlık çalışanları tarafından maalesef yeterince bilinmemekte ve bu nedenle uygulama içerisinde mağduriyetler doğmaktadır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda, sağlık çalışanlarına şiddet durumunda başvurulması gereken önemli düzenlemeler bulunmaktadır.
Kanuna 2018 yılında eklenen 21. madde ek fıkra ile önemli bir yenilik getirilmiştir. Bu düzenlemenin en önemli noktası, soruşturma aşamasında, görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlara maruz kalan, müşteki, mağdur veya tanık olan sağlık çalışanlarının ifadelerinin işyerlerinde alınmasıdır. Bu hüküm hem kamuya ait hem de özel sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık personeli için geçerlidir.
Ancak, pratikte hem kolluk görevlilerinin hem de sağlık çalışanlarının bu konudaki bilgi eksikliği nedeniyle sağlık çalışanları hâlâ ifade vermek için karakola çağırılmakta, bu durum işgücü ve zaman kaybı yaratmaya devam etmektedir.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 2014 yılında eklenen ek 12. maddesinde, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan olduğu hükme bağlanmıştır. Ancak pratikte bu hükmün göz ardı edildiği ve tutuklamanın yapılmadığı görülmektedir. Kanaatimizce, bu düzenleme, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanununu esas alarak işlem yapan ilgililer tarafından yeterince bilinmediğinden uygulanmamaktadır. Düzenlemenin Türk Ceza Kanunu içerisinde yer alması durumunda daha kolay ve yaygın olarak uygulama alanı bulacağı açıktır. Şimdiki durumda, bu düzenleme sağlık çalışanları tarafından bilinmeli ve uygulanmadığı durumlarda gerektiğinde bir itiraz nedeni olarak ileri sürülmelidir.
Yine aynı madde hükmüne göre, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi sayılır. Bu da bir ceza yargılaması olması durumunda, yargılamanın suçun nitelikli hali gözetilerek yapılması ve daha ağır cezalar verilmesini sağlayan bir düzenlemedir.
Sonraki bölümde “soruşturma süreci ve ceza davası” konularını, bu süreçlerde nelere dikkat edilmesi gerektiğini açıklayacağız.
Şiddetsiz günler dileğiyle…
16.03.2021, Ankara
Av. E. Neval YILMAZ, MD, PhD, LMM